Mimarın gezi defteri

eni yerler gezerken, küçük not defterine ayaküstü eskiz çizenlere hiç rastladınız mı? Bu, daha çok mimarların sevdiği bir etkinlik olsa da, kent eskizleri çizen ve sosyal medya aracılığı ile buluşan gruplar son zamanlarda yaygınlaşmaya başladı. Hiç denemediyseniz, belki bu yazı sonrası siz de bir deneme yaparsınız.

Bir kent turunda; bazen bir duvar üzerinde, bazen açık havada bir kafede, bazen de bir kaldırımda oturarak minik eskizler çizmenin büyüsüne kapılınca, bu vazgeçilmez bir deneyim oluşturuyor. Şehir gezilerinde yanınızdan ayırmadığınız gereçler nelerdir? Haritanın yanı sıra, çantada taşınan küçük not defteri ve suya dayanıklı siyah pilot kalem, eskiz alışkanlığı ile birlikte olmazsa olmazınız durumuna gelebilir. Çizimleri daha sonra uygun bir zamanda suluboya veya keçeli kalemlerle renklendirmek de mümkün.

Eskiz yapmak, üç boyutlu çevre ile bağ kurmanın önemli bir yolu olduğundan, yapılan çizimler sunulmak üzere olması gerekmeden, çizenin kendisi için bir anlama yöntemi haline geliyor. İlk bakışta görmediğiniz özellikleri, eskizle birlikte görmeniz mümkün. Taşın rengi, büyüklüğü, derzi, hasarlı olup olmadığı veya yapının boyutları, taşıyıcı ve süsleme elemanları gibi birçok konu bir anda gözünüze çarpıyor. Eskiz çizmek, bulunduğunuz çevreyi daha iyi gözlemlemeniz ve mimari ögeleri daha iyi kavrayabilmeniz dolayısıyla üç boyutlu algınızı zenginleştiriyor. Bunun yanı sıra gezmek deneyiminin sizde bıraktığı etkinin katsayısını arttırmakla kalmıyor; eskizi çizilen yapı, insan zihnindeki yerini uzun vadeli olarak alıyor. Bu etkinlik mimari hafızanızı güçlendiriyor.